BilimEğlence

Yel Değirmenleri Niye Hep Tersten Döner? Rüzgarın Tuhaf Tiki ve Biraz Dönme Dolap

Yel değirmenleri… Onları görünce kimimiz Hollanda’yı hayal eder, kimimiz Don Kişot’un dev sanmasını… Ama gelin en temel soruya odaklanalım: Bu yel değirmenleri neden hep saat yönünün tersine döner? Rüzgar sağdan esiyor da pervane inadına sola mı dönüyor? Dönüyorsa neden dönüyor? Yoksa rüzgarla arasında gizli bir sözleşme mi var?

İlk olarak şunu kabul edelim: Yel değirmenleri yalnız bu yüzyılın değil, Orta Çağ’dan beri doğaya karşı “ben rüzgarla barışığım” diyen en zarif yapılardır. Enerjiyi almak için kanatlarını açar, usul usul döner, un yapar, su çeker, hatta kimilerinin içinden rüzgar geçerken “flüt sesi” gibi tını bile çıkar. Tam bir doğa friendly-çalışkan yapı kısacası.

Ama o dönen kanatlar… Gözünüzde canlandırdınız mı? Dikkat ettiyseniz (ya da bundan sonra dikkatle bakacaksanız), neredeyse tüm yel değirmenleri saat yönünün tersine döner. Evet, tıpkı zamanın gözüne meydan okur gibi!

Peki bu tesadüf mü, rastgele mi? Kesinlikle hayır. Çünkü mühendislik ve tarih der ki: Yel değirmenlerinin saat yönünün tersine dönmesi, tamamen yapısal ve kullanım kolaylığıyla ilgili. Orta Çağ’dan bu yana birçok değirmen, ellerini doğal bir şekilde kullanmaya alışkın sağlak insanlar tarafından düzenlenmiş. Dolayısıyla, mekanizma buna göre tasarlanmış. Diğer yandan rüzgarın geldiği yönle değirmenin pozisyonu birleştirilince, dönüş mekanizması bu şekilde daha verimli çalışıyor.

Yeşil çayırlarda koyunlar ve dört kişi, arka planda saatli iki yel değirmeni ve taş duvarlar.

Ama durun! İşin içinde bir de sürpriz var. Çünkü saat yönünde dönen yel değirmenleri de var. Nerede mi? İrlanda’da! Şimdi diyeceksiniz ki “İrlandalılar illa ki farklı olacak ya!” Doğru. Onlar bu konuda kendi yollarını çizmiş. Belki de “Rüzgarı bile ters döndürürüz biz!” demek istemişlerdir.

Tam bu noktada kahve molası gibi bir “gerçeklik molası” verelim: Bu dönme yönü aslında zamanında oldukça ciddi tartışmalara neden olmuş. Kimileri ‘ters dönen değirmen bereket getirir’ derken kimileri “yok abi, o yön uğursuz” diye iddia etmiş. Tabii hangisi doğru? Bilinmez. Ama değirmenin döndüğü yöne göre kahvaltılık unun tadı değişmiyor, burası kesin.

İşin bir de edebiyat boyutu var. Don Kişot’un neden yel değirmenlerine saldırdığını yıllar sonra anladık: Belki de onların saat yönünün tersine dönmesini “gerçekliğe aykırı” bulmuştur. Belki de hayal dünyasında her şey saatinde dönüyordur. Kısacası, adamcağız sanrılar içinde ama prensip sahibiymiş…

Çiçekli taş sokakta şapka ve gözlük takmış yel değirmeniyle poz veren yazlık elbiseli turistler.

Kültürel olarak düşündüğümüzde yel değirmeni görmeyen kalmamıştır. Hele ki emekli olup Ege’ye yerleşme planı yapanların %90’ı mutlaka “bahçeye küçük bir yel değirmeni de koyarız” hayali kurmuştur. O değirmen döner mi? Dönmez. Ama yönü önemli, çünkü dekoratif bile olsa yine de tersine dönmeli yoksa estetik büyü bozulur!

Yel değirmenleri sadece fizik değil, psikoloji de okur. Düşünün: Hayatınızın inişli çıkışlı zamanında, başınızı çevirip rüzgara karşı dönen bir kanat görüyorsunuz. O size diyor ki: “Ben bile ters dönüp iş görüyorum, sen hele bi gülümse de bak dünya nasıl güzelleşiyor.” Terapi gibi alet gerçekten.

Sonuç olarak, yel değirmenlerinin dönme yönü aslında endüstri mühendisleri, rüzgar yönü, kullanım kolaylığı ve biraz da geleneklerle şekillenmiş. Tıpkı bizim sabah kahvaltısını saat kaçta yapacağımıza karar veremememiz gibi… Tersine dönen bu güzel yapılar da bize diyor ki, bazen başarı; sıradanın tersine gitmektedir.

Unutmayın, dönmek mesele değil; nasıl ve neden döndüğünüz, asıl hikayeyi yazar! 🌬️🌾