Eğlence

Nuh’un Gemisi Bugün Yapılsaydı: Alexa ve Vegan Yemek Garantili Tufan!

Nuh’un Gemisi… Kitaplarda geçen, iki adet zürafa, iki panda, iki ördek ve tabii Nuh Aleyhisselam’ın kaptanlığında bütün hayvan krallığını yanına alıp tufandan kurtaran muhteşem yapıt. Ancak düşünelim: Bu gemi günümüzde yapılsaydı, işler ne kadar farklı olurdu? Gemi hâlâ ahşaptan mı olurdu yoksa lüks yat mı? Hayvan listesinde dinozor olur muydu? Ve en önemlisi: TikTok çekmek serbest olur muydu?

Öncelikle müteahhit ayrıntısıyla başlayalım. Günümüzde Nuh Gemisi’nin inşaatı ihale usulüyle açılırdı. “En uygun teklifi veren gemiciye” mantığıyla bir firma seçilir, 3 yıl içinde teslim sözü verilir ama gemi 7 yılda ancak biterdi. Tabii her 3 ayda bir ‘maliyet güncellemesi’ yapılır, “ahşap fiyatları arttı abi” denilerek bütçe üç katına çıkardı.

Geminin tasarımı elbette çağın ruhuna uygun olurdu. Ahşap kısmı sadece dış cephede kalır, içinde enerji tasarruflu LED ışıklar, akıllı sensörlü hayvan yemleme sistemleri, geri dönüşüm üniteleri, hatta acil durumlar için mini bir drone filosu bile yer alırdı. Nuh Peygamber kaptan kabininden bütün bu sistemleri tabletle kontrol ederdi: “Alexa, kaplanlara su ver.”

Hayvanlar demişken… Bugünün tür seçmesi tam bir tartışma konusu olurdu! “İki panda gelsin” denir, listeye hemen sosyal medya fenomeni kedi Monty sokulmak istenir. Tuvalet eğitimi olmayan hayvan alınmaz, tüm hayvanların çipli ve aşı kartlı olması zorunlu tutulurdu. Timsahlar sadece uygun kafeste, ayılar maske ile, kangurular battaniye eşliğinde gemiye alınırdı.

Bir de vegan beslenme tercihini unutmamak gerek. Bazı hayvanların hassas mideleri için özel üretim glutensiz ot ve organik havuç stoklanırdı. Öyle sadece yonca filan değil, işin içinde badem sütü, kinoa, chia da olurdu. Koalalar avokado toast isterdi muhtemelen. Kertenkeleye vegan dürüm, büyük başa yoklukta granola…

Modern Nuh’un Gemisi’nde bir de iletişim bölümü olurdu tabii. Starlink uydusuyla bağlantı sağlanır, Nuh’un günlük anılarını yazdığı “#TufandayımAmaYazıyorum” isimli blogu, her sabah binlerce okuyucu tarafından takip edilirdi. Hayvanlar Instagram hikayelerine etiketlenir, “#İkiAslanBirGemi” etiketi trend olurdu. TikTok’ta dans eden keçi videosu zaten virale girerdi.

Spa alanında zürafa, duşta fil ve gece meyve toplayan fenerli sincapla mizahi orman tatil sahnesi.

Yolcular için ferah lounge alanları, yoga platformları, meditasyon cubicle’ları bile olurdu. Zürafalar için boyna uygun kemik destekli minder, filler için basınca dayanıklı duş alanı, sincaplar için el feneriyle meyve arama alanı… Tam bir beş yıldızlı tufan tatili!

Gemiye girişler de elbette turnikeli QR kod ile olurdu. Her canlı, PCR testi sonrası gemiye alınır, faunalar sıraya girerdi. En büyük tartışma ise arıların kaç birey sayılacağı olurdu: “İki arı” yeter mi, yoksa koloni mi alınmalı?!

Tabii çevreciler de duruma müdahil olur, “o kadar hayvanı aynı anda yüklemek habitat stresine yol açar!” diyerek açıklamalar yapardı. Diğer yandan sosyal medya ikiyi bölünürdü: “Tufan yalan, hepiniz Ararat’a inandınız!” diyenlerle “Gerçek tufan bu!” diyenler tartışır, YouTube’da “Nuh’un Gemisi Gerçekten Var Mı?” başlıklı komplo videoları artardı.

Ve en komiği: Muhtemelen gemide yolculuk sonrası Nuh’a “memnun kaldınız mı?” diye anket gönderilirdi. Ve bir yıldız veren olurdu: “Zamanında kalkmadı, zürafanın biri çok gürültü yaptı, acil çıkış tabelası eksikti.”

Sonuç olarak, Nuh’un Gemisi günümüzde yapılsaydı eski ritüelden ziyade bir hibrit deneyime dönüşürdü. Rüzgar gücüyle çalışan, uygulamayla yönetilen, story çeken, selfie çubuğu destekli bir tufan yolculuğu yaşardık. Ama işin özü aynı kalırdı: Birlikte kurtulmak, birlikte yol almak… ve belki biraz da birlikte viral olmak!


Bonus Not: Tufan sonrası tüm hayvanlar iyileşme tatiline Ege koylarına bırakılır, VIP hizmeti ile ağırlanırdı. 🛳️🌊🦙

Bu makale günümüz teknolojisi ve kültürüyle Nuh’un Gemisi kavramını mizahi şekilde harmanlamış, herhangi bir kutsal inanışı küçümsemeden eğlenceli analiz sunmuştur.