Dünyanın İlk Üniversitesi: El-Karaouine ve Fatima al-Fihri’nin İlham Dolu Hikâyesi
Bir gün sabah kahvesini içerken, “Dünyanın ilk üniversitesi nerede acaba?” diye Google’a sorduysanız, muhtemelen şaşırtıcı bir cevapla karşılaşmışsınızdır: Fas’ın Fez şehrindeki El-Karaouine Üniversitesi. Üstelik bu üniversitenin kuruluş hikâyesi, tarih kitaplarının tozlu satırlarından fırlamış gibi destansı. Çünkü bu devasa mirasın arkasında, vizyoner bir kadın var: Fatima al-Fihri.
Evet, yanlış duymadınız. 9. yüzyılda, erkeklerin kahvehanede nargile içmeyi bile tam keşfedemediği bir dönemde, bir kadın çıkıyor ve “Bize biraz daha fazlası lazım, neden bir üniversite kurmuyoruz?” diyor. Ve sonuç? Bugün hâlâ ayakta duran, dünyanın en eski ve hâlâ faaliyette olan üniversitesi.
Orta Çağ’da Üniversite mi Olurmuş?
Hemen kafanızda şu sahneyi canlandırın: Orta Çağ, dar sokaklar, deve kervanları, bakır kazanlarda kaynayan türlü yemekler… Derken bir köşeden Fez şehri beliriyor. 859 yılında kurulan El-Karaouine, dönemin insanları için adeta Netflix’in ilk çıktığı günler gibi: Herkes merakla “Bu da nereden çıktı?” diyor.
Ama bu okul, zamanla sadece “birkaç derslik” olmaktan çıkıp, astronomiden matematiğe, felsefeden İslam hukukuna kadar pek çok alanı kapsayan bir bilgi merkezi haline geliyor. Yani düşünün, o zamanın Harvard’ı, Oxford’u hatta biraz da Hogwarts’ı.

Fatima al-Fihri Kimdir?
Şimdi işin en tatlı kısmına gelelim. Fatima al-Fihri, aslında varlıklı bir tüccarın kızı. Tunus’tan Fas’a göç etmişler. Babasından kalan mirasla ne yapacağını düşünen Fatima, “Alayım da şık bir villa mı yaptırayım? Yoksa deve yarışları mı düzenleyeyim?” gibi şeyler düşünmek yerine, topluma faydalı bir şey yapmaya karar veriyor. Ve işte o anda, tarihe adını altın harflerle yazdıracak kararı veriyor: Bir üniversite kurmak.

Üniversitenin Adı Neden El-Karaouine?
İsim hikâyesi de güzel. Üniversite, Fez’deki “Kairouan” adlı mahalleden gelenlerin yoğun yaşadığı bölgede kurulmuş. İşte bu yüzden adı “El-Karaouine” oluyor. Yani aslında bir bakıma “Mahalle Koleji” diyebiliriz. Hani bizde “Küçükçekmece Üniversitesi” gibi düşünün, ama biraz daha karizmatik.

Dersler Nelerdi?
El-Karaouine’de verilen dersler sadece dini bilgilerle sınırlı değil. Astronomi, matematik, mantık, coğrafya… Yani öğrenciler sadece dua etmeyi öğrenmiyor, yıldızlara bakıp gökyüzünü anlamaya çalışıyor. Bugün “STEM eğitimi” dediğimiz şeyin atası gibi düşünebiliriz.
Bir söylentiye göre, derslerde o kadar yoğun bilgi aktarılıyormuş ki, öğrenciler not alacak defter bulamadığında, ellerine gelen her şeye yazıyormuş. (O dönem tablet dediğimiz şey gerçekten kil tablet olabilir.)
Üniversitenin Şöhreti
El-Karaouine, zamanla öyle bir şöhret kazanıyor ki, dünyanın dört bir yanından insanlar buraya akın ediyor. İbn Haldun, İbn Rüşd, hatta Avrupa’dan gelen bazı düşünürler bile burada ders alıyor. Bugün Erasmus programının atası gibi bir şey yani. “Bir dönem Fas’a gideyim, orada biraz ders alıp dönerim.”
Fatima al-Fihri’nin Mirası
Fatima, sadece üniversiteyi kurmakla kalmıyor, aynı zamanda inşaatın ve yönetimin her aşamasında aktif rol alıyor. 18 yıl boyunca oruç tutarak inşaatın ilerlemesini takip ettiği rivayet ediliyor. (Evet, günümüzde bir apartman inşaatı bile 3 yılda bitmiyor, düşünün 18 yıl boyunca sabırla beklemiş.)

Bugün El-Karaouine
Bugün UNESCO tarafından dünyanın en eski faal üniversitesi olarak kabul edilen El-Karaouine, hâlâ eğitim veriyor. Modern dünyada belki iPad dağıtmıyorlar ama geleneğini sürdürüyor. Fas’a giden turistler için de mutlaka görülmesi gereken bir yer.
Biraz da Mizah
Şimdi düşünün, 859 yılında üniversiteye kayıt yaptırıyorsunuz. “E-devlet şifrem yok, nasıl olacak bu iş?” diyorsunuz. Kuyrukta beklerken birisi size dönüp “Kardeşim, önce deve ver, sonra kayıt yaparlar” diye fısıldıyor. Bugünün öğrenci işleri stresiyle o günün deve pazarlığı aslında çok da farklı değilmiş gibi geliyor insana.
Kültürel Bir İkon
Fatima al-Fihri’nin hikâyesi, sadece Fas için değil, tüm dünya için önemli. Çünkü bir kadının kararlılığı, vizyonu ve topluma katkısı, yüzyıllar boyunca yankı bulmuş. Bugün hâlâ kadınların bilim ve eğitim alanında ön saflarda olması gerektiğini konuşuyoruz. Fatima’nın hikâyesi bize “Bunun örneği zaten 1200 yıl önce vardı” diyor.
İlham Kaynağı
Bir düşünün, mirasla bir alışveriş merkezi açabilirdi. Ya da “Dünyanın en büyük düğününü yapacağım” diyebilirdi. Ama o insanlığın ortak hazinesine katkı sağlamayı seçti. İşte bu yüzden onun hikâyesi sadece tarihi bir bilgi değil, aynı zamanda bir motivasyon kaynağı.
Bizim İçin Dersler
Bugün biz de kendi hayatımızda “Benim elimde ne var, bundan başkaları nasıl faydalanabilir?” diye sorsak, belki küçük de olsa iz bırakacak şeyler yapabiliriz. Elbette herkes üniversite kuramaz ama belki bir kitaplık bağışlayabilir, belki de bilgimizi başkalarıyla paylaşabiliriz.
Günümüzle Karşılaştırma
Günümüzde üniversiteye başvurmak için tonlarca evrak dolduruyoruz, bazen KYK bursu için sayfalarca form imzalıyoruz. Fatima’nın zamanında ise mesele çok daha netmiş: “Bilgi öğrenmek istiyor musun? Gel.” Bu kadar basit. Bazen fazla basitliğin içinde büyük bir güzellik vardır.
Sonuç
Fatima al-Fihri, bize sadece bir üniversite bırakmadı. Aynı zamanda bilginin, paylaşımın ve vizyonun gücünü gösterdi. Dünyanın ilk üniversitesinin arkasında bir kadın olduğunu bilmek, tarihe bambaşka bir gözle bakmamızı sağlıyor. Belki de onun en büyük mesajı şuydu: Bilgi, cinsiyet tanımaz, ülke tanımaz, sınır tanımaz.
Kaynaklar
- Wikipedia – University of al-Qarawiyyin
Vikipedi - World History Encyclopedia – Fatima al-Fihri and Al-Qarawiyyin University
Dünya Tarihi Ansiklopedisi - ResearchGate – “The First University in the World: Al-Quarawiyine University”
ResearchGate - Wikipedia – Fatima al-Fihriya
Vikipedi - Phoenix News (Fox News) – The University of al-Qarawiyyin holds Guinness World Record
Fox News - VisionFactory.org – The Oldest Universities in the World
VISION_FACTORY - HuffPost España – “Esta es la biblioteca más antigua del mundo”
ElHuffPost